CDU Genel Başkanlık yarışının Şansölyelik adaylığı rekabetine dönüşümü (3)

TÜHA HABER / Değerli okurlar bugün de Araştırmacı M. Erkut Ayvaz’ın ‘Perspektifi’nden ‘CDU Genel Başkanlık yarışının Şansölyelik adaylığı rekabetine dönüşümü’nü ele alacağız.
Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, Alman siyasetinde koronavirüs krizi sürecinde CDU
genel başkanlık yarışından ziyade Laschet ve Söder arasında olası bir şansölyelik adaylığı için rekabetin söz konusu olduğunun söylenebileceğine dikkat çekti.
“Her ne kadar Bavyera Başbakanı ve CSU lideri Söder bu tür bir rekabeti genellikle reddederek kendisinin “Bavyera’da görevde olduğunu ve burada kalacağını”12 belirtse de koronavirüs sürecinde kendisinin bilhassa öne çıktığı tartışmasızdır” diyen M. Erkut Ayvaz, “Almanya’nın en önemli eyaletlerinden ikisi olarak değerlendirilen Bavyera ve KRV koronavirüs karşısındaki tedbirler ve bu tedbirlere yönelik ayrışan pozisyonları sebebiyle ulusal kamuoyunda da dikkatle takip edilmektedir” ifadesini kullandı.
M. Erkut Ayvaz, kamuoyunda her iki eyalet başbakanının olası şansölye adayları olarak da değerlendirilmesinin, ayrıca olası adayların da buna göre bir söylem ve eylem içerisinde bulunmasının dikkatlerden kaçmadığının altını çizdi.
Mevcut denkleme rağmen Laschet’in önce CDU lideri ardından da şansölye adayı olmak istediğinin bilinmesine rağmen Söder’in şansölyelik hedeflerine dair hiçbir resmi açıklamasının olmadığını hatırlatan M. Erkut Ayvaz, daha çok Söder’in anketlerdeki artan popülaritesi ve bazı muğlak cümlelerinden ileriye dönük şansölyelik adaylığı olduğu çıkarımının yapıldığını belirtti.
M. Erkut Ayvaz, “Örneğin 2021 planlamaları için erken olduğunu da cümle aralarında ifade eden Söder genellikle şimdilik koronavirüsle mücadeleye odaklandığının altını çizmektedir. Ayrıca Laschet’e göre Söder’in daha genç olması sebebiyle onun 2021 için olmasa da ileride tekrar adaylık için öne çıkabileceğine işaret edilmektedir. Laschet’in ise benzer bir ikinci şansının olmayacağı muhtemeldir” şeklinde konuştu.
Anketlerde Koronavirüs Faktörünün Koronavirüs salgının başlamasından bu yana oy dengelerinin de anketlerde değiştiğine şahit olunduğuna vurgu yapan M. Erkut Ayvaz, “Örneğin salgın öncesi oyları yüzde 25-27’ye kadar gerileyen CDU/CSU koronavirüs tedbirleriyle toplum nezdinde güveni sağlamış olacak ki neredeyse yüzde 40’lara ulaşan güncel oy oranıyla 2017 Federal Meclis seçimlerindeki oy oranının da (yüzde 32,9) üstüne çıkmış görünmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
M. Erkut Ayvaz, burada bilhassa seçmen nezdinde Şansölye Merkel’in liderliği ve koalisyon hükümetinin salgına karşı başarılı bir kriz yönettiği algısının etkili olduğunu – her ne kadar koalisyon ortağı SPD’nin oylarında ciddi bir artış yaşanmasa ve yüzde 15’te sabit kalsa da.13 Örneğin aralıklarla kamuoyunda paylaşılan anketlerdeki sonuçlara göre CDU/CSU’nun oy oranlarının yüzde
38-39’lara kadar yükseldiğini anlattı.
İlginç bir şekilde diğer partilerde ise salgın süresince büyük çapta değişikliklerin söz konusu olmadığına dikkat çeken M. Erkut Ayvaz, genel anlamda
CDU/CSU federal ölçekte artış sağlarken koalisyon ortağı SPD yüzde 15-17 aralığında kaldığını belirtti.
M. Erkut Ayvaz, “SPD’nin Mayıs ortalarında yüzde 14’e kadar gerilediği dahi ileri sürülürken14 muhalefetteki Yeşiller de benzer bir trendle en büyük ikinci parti konumunu yüzde 18’lik oranıyla zaman zaman bazı gelgitlerle sabit tutmuştur” dedi.
Salgının henüz başlarındaki “koronavirüsten çıkış” açıklamalarıyla dikkat çeken
FDP (Liberaller) ise neredeyse yüzde 5 barajının da gerisine düşme aşamasına geldiğini açıklayan M. Erkut Ayvaz, Aşırı sağcı AfD’nin de bu süreçte kısmen destek kaybederek uzun bir süreden sonra yüzde 10 bandının altına kadar düşmesinin toplumun kriz anlarında aşırı sağa ve popülizme mesafeli yaklaşması olarak yorumlanabileceğini, Sol Parti’nin ise pek bir fark yaratamayarak oy oranı olan yüzde 9’da tutunduğunu, halbuki krizlerde sol siyasetin öne çıkması ve toplum nezdinde teveccüh görmesi beklenirken anketlerde böylesi bir başarısızlığın saptanmasının da dikkate değer olduğunu kaydetti.
Oylardaki bu artışın kişisel liderlik ve genel anlamda muhafazakar/merkez sağ
M. Erkut Ayvaz, CDU/CSU’nun kriz anlarında Almanya’yı “başarı”yla yönetebilmesiyle ilişkilendirildiğini hatırlatarak,ancak Mayıs sonlarında Almanya’nın bazı şehirlerinde koronavirüs tedbirlerine yönelik artan protestolara ve bu bağlamda komplo teorileriyle aşırı sağcı çevrelerin etkileşiminin merkez sağa verilen desteğin de uzun vadede azalmasına giden yolu açabileceğini, zira aşırı sağcı ve popülist söylemlerin arttığı bir zeminde AfD gibi partilerin tekrar öne çıkmasının muhtemel olduğuna vurgu yaptı.
Koronavirüs salgınının ilk aşamasına dönecek olunursa burada bilhassa Söder ve Laschet’in kamuoyu ve medyada karşılaştırıldığına ve adeta yarıştırıldığına şahit olunduğunu vurgulamak gerektiğini ifade eden M. Erkut Ayvaz, Federal ve eyaletlerdeki yürütme erklerinin kriz süresince zorunlu olarak öne çıkması ve görünürlüklerinin artmasının bu bağlamda Merkel’in yanı sıra bu iki
liderin de daha aktif ve ön planda olmasını sağladığının altını çizdi.
M. Erkut Ayvaz, diğer yandan Röttgen ve Merz ile CDU Genel Başkanı AKK’nin ise bilhassa Mart-Nisan döneminde arka plana itilmelerinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, anketlerde Söder’in şansölye adaylığı için hem tüm Alman toplumu (yüzde 53) hem de CDU/CSU seçmenleri nezdinde (yüzde 67) en çok desteklenen kişi olduğunu belirtmek gerektiğini ve Şansölyelik adaylığı için bir hedefi olmadığını söyleyen Söder’e kıyasla CDU genel başkanlığı için yarışan diğer adaylara bakıldığında ise burada da Laschet’in koronavirüs sürecindeki tutumu sebebiyle olumsuz etkilendiğinin söylenebileceğini, zira anketlerde 2021’de şansölye adayı olarak Almanların yüzde 33’ünün Merz’i ve yüzde 27’sinin de Laschet’i şansölye olarak görmek istediğini ifade etti.
Medyadaki genel söylemin de Laschet için şansölyelik adaylığının zorlaştığı ve hatta imkansız hale geldiği yönünde olduğuna vurgu yapan Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, krizin zirvede olduğu dönemde sosyal medyada da ilginç bir şekilde Laschet’e kıyasla hızlı bir normalleşmeye karşı olan Söder’in desteklendiğini ve bu bağlamda bazı sosyal medya kullanıcılarının kendi eyaletlerinde de “Söder gibi bir eyalet başbakanı düşlediklerini” yazmalarının dikkat çektiğini kaydetti.(Devam edecek)
HABER : Tuba Nur TÜRKELİ & Berlin
(UHA) Uluslararası Haber Ajansı / Almanya Temsilcisi
***
M. Erkut Ayvaz
[TÜHA Haber Ajansı, 29 Haziran 2020]