enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:23 Türkiye dünya tarihinde hibrit yörünge motoru uzayda ateşleyen ilk ülke oldu
00:57 Konferans | Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa: SETA Ankara | 10 Aralık 2025
00:56 ABD’nin Kıbrıs Planı…
00:51 Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hafta da yoğun mesaisine devam edecek. Bütçe paratonu başlıyor…
00:50 Monaco-Galatasaray maçı TRT 1’den naklen yayınlanacak
00:44 CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı-4 – CHP Yönetimi’ne geçmişten kalan biricik miras: Atatürk Maskesi
00:43 Fransız generaller savaş kışkıtıcılığı yapıyor!…
00:40 ABD–Venezuela Gerilimi: Bölgesel Güç Mücadelesi ve Latin Amerika’nın Kırılgan Dengesi 
00:38 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi…
00:37 İstanbul’un Kaybolan Geleceği
00:25 2023-2028 Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile yol haritası hazırlandı
00:22 Hedefe Yaklaştıkça Artacak Risklere Dikkat…
00:20 TTI İzmir Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi sona erdi…
00:18 Sarayın şekercisi Körfez’e açılıyor
00:16 Cumhurbaşkanı Erdoğan Venezuelalı mevkidaşı Maduro ile görüştü
00:03 Alanyaspor-Antalyaspor derbisi
11:57 TTI İzmir 2025: Turizmin Nabzı Bu Yıl İzmir’de Attı…
10:24 2026 FIFA Dünya Kupası’nda fikstür belirlendi…
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
00:57 CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı-3 – Küresel sermayeye güvenceler
TÜMÜNÜ GÖSTER →

BRICS ve BM Reformu

BRICS ve BM Reformu

BRICS, 16 Haziran 2009’da Rusya’nın Yekaterinburg kentinde Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin liderlerinin katılımıyla yapılan zirve toplantısında kurulmuştur.

Prof. Dr. Yücel Acer (@rektoracer) / X

Prof. Dr. Yücel ACAR & Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Katılımcı ülkelerin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti), baş harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulan isim, başlangıçta BRIC iken Güney Afrika’nın tam üye olarak kabul edilmesinin ardından BRICS olarak değiştirilmiştir.

Bu birlikteliğin esas amacı; egemenliğe saygı, birlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü, saldırmazlık ve eşitlik gibi evrensel ilkelere bağlılığı savunmak olarak ifade edilmektedir.

Güvenliğin küresel boyutu bağlamında BRICS ülkeleri, BM’nin tüm dünyada barış ve güvenliğin korunması ve geliştirilmesindeki merkezi rolünü desteklemekte; barışı koruma ve barışı sağlama faaliyetlerinin BM Şartı ve evrensel olarak tanınan Uluslararası Hukuk normlarına göre yapılması gerektiğini savunmaktadırlar.

Ayrıca söz konusu temel prensiplerin uygulanmasına dair mevcut durumdan memnun olmadıkları için –BMGK dahil– kapsamlı reformun gerekliliğini savunmaktadırlar. Ancak Rusya ve Çin’in BMGK’nin daimi üye koltuklarını ve veto yetkilerini bırakmak ya da veto yetkisinin genişletilmesini savunmak gibi bir tutumları bulunmamaktadır.

Rusya ve Çin’in daha ziyade Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’nın BM’de daha önemli bir rol oynamasını arzuladıkları görülmektedir. Ayrıca bazı grupların (örneğin G4: Almanya, Hindistan, Japonya ve Brezilya ve L69: Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerinden yaklaşık 40 ülke) katılımıyla BMGK’nin daimi üye sayısının artırılması (genişletilmesi) çağrısında bulunmaktadırlar.

Bu genişlemenin gerekçesi olarak BM’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulması ve o tarihten bu yana küresel güç dengesinin tamamen değişmiş olması hususları üzerinde durulduğu görülmektedir. Ancak bu yaklaşım BRICS’in radikal bir reform gerçekleştirmeye çalıştığı anlamına gelmemektedir.

BMGK’nin daimi üye sayısının artırılması veto kaynaklı tıkanıklığın ortandan kaldırılması anlamında radikal bir değişiklik getirmemektedir. Üstelik bu yaklaşım, Türkiye’nin de savunduğu “BM sisteminde bütün devletlerin adaletli temsili ve büyük güçlerin tahakkümünün ortadan kaldırılması” sonuçlarını da doğurmayacaktır.

Nitekim daimi devletin üstünlüklerini kaybetme konusundaki isteksizliği ve böyle bir reformun belirsiz sonuçları nedeniyle BRICS ülkelerinin de kendi aralarında fikir birliği sağlayamadığı aşikardır.

BRICS üyelerinin dünya nüfusunun neredeyse yarısını, bununla birlikte önemli bir ekonomik gücü, en eski medeniyetleri ve en zengin kültürleri temsil etmeleri; Batılı ülkelerin tahakkümü karşısında önemli bir dengeleyici unsur olma potansiyeli taşıdıklarını göstermektedir. Bu dengelemenin ötesinde BM ve küresel sistemin radikal dönüşümünü sağlamak niyeti taşıdıklarını söylemek ise mümkün değildir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.