* Dünya son yıllarda çok katmanlı krizler, jeopolitik kırılmalar ve küresel krizlerin şekillendirdiği bir belirsizlik çağından geçiyor. Bu dönem yalnızca bilinen risklerin değil aynı zamanda “bilinmeyen bilinmeyenler”in (unknown unknowns) de giderek arttığı bir süreci temsil ediyor. Diğer bir ifadeyle devletlerin ve uluslararası örgütlerin artık yalnızca öngörebildikleri tehditlerle değil varlığından dahi haberdar olmadıkları yapısal kırılmalarla da yüzleştiği bir çağ söz konusu.
* İşte detayları!…
TÜHA/ TÜRKUAZ İnternational News Agency
Hazırlayan: Tunç DEMİRTAŞ
ANKARA, 03 AĞUSTOS 2025 – Günümüzde Batı merkezli küresel mimariye karşı alternatif söylemler ve modeller geliştiren aktörlerin yalnızca kurumsal karşıtlık değil aynı zamanda yeni normatif çerçeveler üretme kapasitesine de sahip olmaları beklenmektedir.
Bu bağlamda BRICS+ (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Endonezya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri) yalnızca ekonomik kapasitesiyle değil aynı zamanda Batı dışında kalan aktörler için alternatif çok kutuplu bir düzen arayışının taşıyıcısı olarak öne çıkmaktadır. Genişleyen üyelik yapısıyla birlikte BRICS+ gelişmekte olan ülkelerin temsil gücünü artırma iddiasını ortaya koymakta ve aynı zamanda küresel belirsizlikler karşısında yeni bir jeopolitik ve normatif merkez inşa etme arayışını yansıtmaktadır.
6-7 Temmuz’da Rio de Janeiro’da düzenlenen 17. BRICS Liderler Zirvesi bağlamında hazırlanan bu çalışma, BRICS+ üyelerinin küresel ve bölgesel krizlerdeki konumunu, normatif iddialar ile jeopolitik gerçeklikler arasındaki gerilim üzerinden değerlendiriliyor. Gazze, Sudan, Mısır-Etiyopya, İsrail-İran, Hindistan-Pakistan ve Rusya-Ukrayna krizleri ile ABD ile Çin’in küresel ekonomik rekabeti, BRICS+’ın sahadaki stratejik etkisini ortaya koymaktadır. Ayrıca yapay zeka ve dijital altyapı alanlarında geliştirilen iş birlikleri, BRICS+’ın çok boyutlu bir yönetişim alternatifi olarak yükseldiğini ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede uzmanlardan Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü (ORMER) ve SETA’da Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Mustafa CANER, Somaville University’nden Yahya AMİR ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Erman AKILLI, BRICS+’ın hem yeni düzenin taşıyıcısı hem de meydan okuyucusu olarak nasıl şekillendiğini tüm boyutuyla analiz ediyor.
İran, BRICS üyeliğini Batı karşısında stratejik bir denge unsuru olarak mı kullanıyor yoksa bu üyelik Tahran’ın dış politikasında kalıcı bir eksen kaymasına mı işaret ediyor?
Batı dünyasıyla kronik problemlere sahip İran, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi organizasyonları, Batı merkezli uluslararası sisteme alternatif kendi vizyonu ve ideolojisini tanıtmak için bir platform olarak görmüştür. Siyasi ve ekonomik etkisi üye ülkelerin çeşitliliği ve farklı öncelikleri sebebiyle tartışmalı olan BRICS’e 2024’ün başında katılan İran, Çin ile iyi ilişkilerini ABD’nin baskılarını frenlemek için bir koz olarak kullanmaya çalışmıştır. Ayrıca Batı dışı dünyayla ticari ilişkilerini derinleştirerek yaptırım baskısını hafifletmek de istemiştir. İran’ın enerji ihracının en önemli alıcısının Çin olduğu bilinmektedir. Ayrıca altyapı, ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması ve üretim yatırımı gibi konularda Tahran-Pekin ilişkilerin geliştirilmesi, Washington’ın etkili olduğu finansal sisteme ve doların egemenliğine de bir meydan okumadır. Bu pozisyon alış İran’ın dış siyasi doğrultusu, bilhassa çok taraflılık ve çok kutupluluk kavramlarına vurgusuyla uyuşmaktadır. Fakat nihai kertede Tahran’ın bunu bir pazarlık unsuru olarak mı kullandığı yoksa tamamen Batı dışı dünyayı mı tercih ettiği sorusunun cevabı halen tartışılmaktadır.
Rio de Janeiro’daki zirve 12 gün süren İsrail-İran savaşının hemen ertesinde gerçekleşmesi itibarıyla Tahran açısından ayrı bir önem taşımaktaydı. Bu zirveye katılan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İran’ın İsrail ve ABD saldırıları karşısında haklılığı ve meşruiyetini üye ülkeler nezdinde savunmuştur. Zirve deklarasyonunda da İran’a yönelik saldırılar kınanmıştır. Dolayısıyla Tahran son zamanlarda aradığı ve ihtiyaç duyduğu uluslararası meşruiyeti BRICS zirvesinde kısmen takviye etmiştir. Kısmen diyorum çünkü İran’a yönelik saldırılar kınanırken saldıranların isimleri zikredilmemiştir.
BRICS, gelişmekte olan ülkeler için alternatif bir finansal mimari inşa edebilir mi? Bu bağlamda Yeni Kalkınma Bankası’nın rolü nasıl şekilleniyor?
BRICS, gelişmekte olan ülkeler için daha iyi ve işlevsel bir finansal altyapının katalizörü olabilir. Mevcut dolar odaklı ve SWIFT’e bağımlı küresel finans sistemi gelişmekte olan ülkeleri –ki bu sistemde söz hakları yok denecek kadar azdır– yaptırımlar ve kontrol edemedikleri kırılganlıklar karşısında savunmasız bırakmaktadır. BRICS ise yerel para birimleriyle ticareti teşvik edebilir, alternatif ödeme sistemleri geliştirebilir ve rezerv havuzlama mekanizmaları kurarak siyasi temelli ambargolar ve yaptırımlar karşısında üyelerine hareket alanı oluşturabilir. Buradaki temel sorun BRICS üyelerinin yapısal olarak birbirinden farklı olmasıdır. Bu da tam entegrasyonun her zaman mümkün olmayabileceğini gösterir. Ancak işe yarayan merkezsiz bir çözüm, ülkeleri Batı liderliğindeki finansal kurumlara olan bağımlılıktan kurtararak daha fazla finansal özerklik sağlayabilir.
Bu kapsamda bu yıl düzenlenen zirve, Yeni Kalkınma Bankası’nın (New Development Bank, NDB) kavramsal bir oluşumdan somut uygulamalara geçişini işaret etmektedir. Banka, üyelik yapısını genişletmekte ve yerel para birimleri üzerinden kredi vermeye odaklanarak uzun vadeli ve sürdürülebilir altyapı projelerinde güvenilir bir kalkınma finansmanı aktörü haline gelmektedir. Bu gelişmeler NDB’yi daha az partizan ve daha tarafsız bir kalkınma ortağı olarak konumlandırırken aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin birbirlerine bağımlı olmadan dayanabilecekleri bir kanal da oluşturmaktadır. Böylece BRICS’in Küresel Güney için güvenilir ve tarafsız bir finansal alternatif oluşturma hedefi bu kurumsal dönüşüm aracılığıyla somut adımlara dönüşmektedir.
2025 BRICS Zirvesi’nde yapay zeka ve dijital yönetişim alanında öne çıkan dijital özerklik vurgusu, Küresel Güney’in teknoloji alanındaki marjinalleşmesini engelleme çabasında ne derece etkili olabilir?
6-7 Temmuz 2025 arasında Brezilya’nın ev sahipliğinde düzenlenen 17. BRICS Liderler Zirvesi’nin ardından yayımlanan ortak bildirge, küresel ölçekte derinleşen dijital asimetriye dikkat çekmekte ve özellikle çığır açan teknolojiler alanında –bilhassa yapay zeka konusunda– kapsayıcı bir iş birliği çağrısı yapmaktadır. Bildirgede yapay zeka, kalkınma açısından kritik bir dönüm noktası olarak tanımlanmakta; küresel yapay zeka yönetişiminin “potansiyel riskleri azaltması” ve tüm ülkelerin özellikle de Küresel Güney’in ihtiyaçlarını gözetmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu vurgu Batı merkezli normlara alternatif bir yapay zeka yönetişimi oluşturma arzusunun altını çizerken gelişmekte olan ülkelerin hızlanan teknoloji yarışında marjinalleşmesini önleme ihtiyacını da güçlü bir şekilde ifade etmektedir.
Deklarasyonda ayrıca yapay zekanın “ulusal düzenleyici çerçevelere ve Birleşmiş Milletler Şartı’na uygun biçimde ve devlet egemenliğine saygı çerçevesinde” geliştirilmesi gerektiğinin altı çizilmektedir. Bu yaklaşım BRICS’in uluslararası normlarla doğrudan çatışmaksızın kendi dijital özerklik (digital autonomy) vizyonunu hayata geçirme iradesini yansıtmaktadır.
Öte yandan bildirgede veri yönetişimi boyutunda da benzer bir eğilim dikkat çekmektedir. Metin, “ulusal veri egemenliğine saygı” ve “güvenli, karşılıklı mutabakata dayalı sınır ötesi veri akışları” ilkelerini içeren küresel bir çerçeve önererek gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını merkeze alan bir dijital özerklik arayışını pekiştirmektedir. Ayrıca “dayanıklı, güvenli, kapsayıcı ve birlikte çalışabilir dijital kamu altyapısı”nın geniş ölçekli hizmet sunumu ve sosyal katma değer üretimi bakımından taşıdığı stratejik öneme dikkat çekilmektedir.
Bildirgedeki egemenlik ve Birleşmiş Milletler Şartı vurgusu, BRICS ülkelerinin küresel düzenin mevcut normlarını göz ardı etmekten ziyade bunları kendi çıkarlarına uygun şekilde dönüştürme eğiliminde olduklarını göstermektedir.
Sonuç olarak BRICS, dijital asimetriyi azaltma ve dijital özerkliği inşa etme hedeflerini kararlı biçimde ortaya koymuş olsa da bu hedeflerin söylem düzeyinden çıkıp somut stratejilere ve kurumsal kapasiteye dönüşmesi ancak güçlü bir siyasi irade ve ortak hareket kabiliyetiyle mümkün olabilecektir. Aksi takdirde bu iddialı vizyonun sembolik bir çerçevede kalma riski bulunmaktadır.
TÜHA HABER / Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili, “Türkiye’de en güzel şekilde yapılacağından şüphem yok. Ayın 17’sinde güzel haber alacağımıza inanıyoruz.” dedi. Bakan Kasapoğlu, Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili açıklama yaptı. Finalin Türkiye’de en güzel şekilde yapılacağından şüphesi olmadığını belirten Kasapoğlu, “Ayın 17’sinde güzel haber...
Asrın felaketinde Mehmetçik de deprem bölgesinde tüm gücüyle seferber oldu. Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Üsteğmen Ömer Yıldırım, emrindeki askerlerle birlikte onlarca kişiyi enkazdan kurtardı. Kimi zaman elleriyle kazarak sürdürdüğü kurtarma çalışmalarını TRT Haber’e anlattı. Kimi zaman elleriyle moloz yığınlarını kazdı kimi zaman bulduğu bir testereyle enkaz başında uğraş verdi. Enkaz...
* Türkiye, Avrupa ülkelerinin ihtiyaç duydukları kimi savunma sanayii ürünlerinde kapısını çaldığı ilk ülkelerden biri oldu. * Romanya’nın 1000’in üzerinde zırhlı araç için düzenlediği ihaleyi OTOKAR’ın kazanması bekleniyor. * Uzmanlar, zırhlı kara araçlarında Ankara’nın elinin çok güçlü olduğunu, benzer ihracat haberlerinin gelebileceğini söylüyor. TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency Sertaç...
TÜHA HABER / Uluslararası Enerji Ajansı yayınladığı raporda, bu hızla gidilirse 2050′ ye kadar sıfır karbon hedefine ulaşmanın zor olacağını açıkladı. İzmir Yüksel Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Öğretim Görevlisi ve DSİ Eski Yöneticisi Dursun Yıldız, Güneş, Uluslararası Enerji Ajansı’nin raporla ilgili olarak yaptığı açıklamada, rüzgar, elektrikli araçlar ve diğer düşük karbonlu...
İSTANBUL – TÜHA HABER / Ericsson’dan sızan bir iç soruşturma raporu, İsveçli telekom devinin Irak’taki faaliyetlerini sürdürmek için Irak yetkilileri, şirket yöneticileri ve muhtemelen IŞİD’li teröristlere on milyonlarca dolarlık şüpheli ödeme yaptığını ortaya koydu. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’na (ICIJ) sızdırılan rapora göre Ericsson, IŞİD Musul’u ele geçirdikten sonra Irak’ınkuzeyinde yer alan bu...
Toplum Çalışmaları Enstitüsü Direktörlerinden Doçent Doktor Asmin Kavas’ın kaleme aldığı “Kaybolan Çocuklar Krizi: Türkiye ve Dünyada Mevcut Durum, Zorluklar ve Çözüm Önerileri” başlıklı rapor yayımladı. TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency Diyarbakır’da sekiz yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan sonra cansız bedenine ulaşılması ve bu süreçte yaşananlar Türkiye’deki kayıp çocuklar gerçeğini bir...