AK Parti’nin 60 sayfa ve 15 başlıktan oluşan raporu TBMM Başkanlığı’na teslim edildi…
* AK Parti’nin TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmaları kapsamında hazırladığı rapor, TBMM Başkanlığı’na teslim edildi. Rapor 60 sayfa ve 15 başlıktan oluştu, her bir başlıkta sürece ilişkin ayrı değerlendirmeler yer aldı.
* İşte detayı!…
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
ANKARA (TBMM), 20 ARALIK 2025 – AK Parti Grup
Başkanvekili Abdulhamit Gül, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Mustafa Şen tarafından TBMM Genel Sekreterliğine iletilen raporda, “Giriş”, “AK Parti’nin Meseleye Bakışı”, “AK Parti Döneminde Atılan Tarihi Adımlar”, “Çözüm Arayışlarımız”, “Türkiye Yüzyılı ve Terörsüz Türkiye”, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Çalışma Seyri ve Temsili”, “İlkesel Eşik; Tespit ve Teyit Mekanizması”, “Kamu Düzeni ve Süreç Yönetimi”, “Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge”, “Ekonomik Etkiler”, “Uluslararası Tecrübeler ve Türkiye Modeli”, “Hukuki Düzlem: Müstakil ve Geçici Kanun”, “Toplumsal Uyum”, “Tasfiye Sonrası Demokratikleşme Perspektifi” ve “Sonuç” olmak üzere 15 başlık yer aldı.
Raporun “Giriş” bölümünde, parti olarak Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir “devlet ve millet projesi” haline gelen “Terörsüz Türkiye” hedefinin taşıyıcısı olmanın sorumluluğuyla tarihin de doğru tarafında oldukları ve dün olduğu gibi bugün de sorunu çözmek için milletten aldıkları ilham ve destekle çalıştıkları belirtildi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun varlığı, çalışma biçimi, karar alma usulü ve konulara gösterdiği duyarlılığın demokrasi adına önemli bir adım olduğu vurgulanan raporda, Komisyonun sorumluluğuna işaret edilerek, “Bu çerçeve hem geçmişin acı hatıralarını hem bugünün gerçeklerini hem de geleceğin ihtiyaçlarını gözeten bir adalet ve bütünleşme anlayışına dayanmak zorundadır.” ifadesi kullanıldı.
Raporda, sürecin teknik düzenlemelerin ötesinde Türkiye’nin geleceğine dair yüksek sorumluluk bilinciyle şekillenen “tarihi bir millet ve devlet görevi olduğu” tespiti yapıldı.
“AK Parti’nin Meseleye Bakışı” kısmında, meselenin bir “demokratikleşme” meselesi şeklinde görüldüğü belirtilerek, “Bizim siyaset anlayışımızda Kürt meselesi, Türkiye’nin kendisiyle imtihanı meselesidir. Sorun, ülkemizin problem çözme yeteneğinin yükseltilmesi ve yönetsel-siyasal kapasitesinin artırılması meselesidir. AK Parti’mizin bu meseledeki duruşu nettir. Gündelik siyasi tartışmalar içerisinde görülemese de tarih ve milletimiz bu gerçekleri açık biçimde görmektedir.” görüşü paylaşıldı.
AK Parti’nin kuruluş ve iktidar döneminde meselenin nasıl ele alındığının da yer aldığı raporun, “AK Parti döneminde Atılan Tarihi Adımlar” kısmında “demokratikleşme” adımları ve uygulamaları, sorunun normalleşmesi ve çözüm yollarının açılmasına yönelik adımlar kaleme alındı. Raporda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt sorunu olarak belirtilen duruma ilişkin yaptığı değerlendirmelere de yer verildi.
“Çözüm Arayışları” bölümünde, AK Parti’nin sorunu çözmek için attığı önemli adımlardan birinin, “Demokratik Açılım: Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” olduğu belirtilerek, bu dönemde ve “Çözüm Süreci”nde yapılanlara da değinildi.
Kürt meselesinin terör bağlamından net şekilde ayrıştırılarak, siyasi, hukuki ve kültürel boyutlarıyla ele alınması gereken bir demokratikleşme meselesi olarak kodlandığı ifade edilen rapordaki “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun Çalışma Seyri ve Temsili” bölümünde, Komisyonun bugüne kadar attığı adımlar anlatıldı.
Komisyon çalışmalarında sahadaki toplumsal eğilim, adalet beklentisi ve güvenlik talebinin doğrudan veri olarak değerlendirildiği kaydedilen raporda, yapılan görüşmelerde toplumun tüm kesimlerinde “terör bitsin, evlatlarımız değil, silahlar toprağa gömülsün” düşüncesinin yer aldığı vurgulandı.
Raporun, “İlkesel Eşik: Tespit ve Teyit Mekanizması”
kısmında, terör örgütünün silah bırakması, kendini tasfiye etmesi ve varlığının sona erdirilmesinin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesinin sürecin en önemli noktası olduğu aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
“Bu an sadece sahada bir fiil değişikliğinin kaydı değil, aynı zamanda hukuki işlemler için bir başlangıçtır. Bu tespit ve teyit olmadan hiçbir ileri aşamaya geçilmemelidir. Tespit ve teyit süreci devletin ilgili güvenlik kurumları arasında sağlanacak koordinasyonla, objektif, ölçülebilir ve kriterlere bağlanmış göstergeler üzerinden yapılmalı, bu sürecin usul ve esasları yürürlükte bulunan uygulamalar dikkate alınarak yürütülmelidir.”
Süreç boyunca uygulanacak yöntemlerin şeffaf olması gerektiği vurgulanan raporda, tespit ve teyidin sağlanmasında gösterilecek hassasiyetin sürecin kalıcı bir huzur ve toplumsal güven üretme kapasitesini doğrudan etkileyeceği belirtildi.
Rapordaki “Kamu Düzeni ve Süreç Yönetimi” başlığında, terörün tasfiyesini istemeyen, bundan siyasi, ekonomik veya jeopolitik çıkar devşiren iç ve dış unsurların süreci sabote etmeye çalışabileceğinin açık olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Sürecin her aşamasının milletin hakemliğinde yapılması gerektiğine dikkat çekilen raporda, “Süreç siyasi çıkar elde etme süreci değil, ortak geleceği inşa etme idealidir. Süreci manipüle etmeye dönük dezenformasyon ve algı operasyonları karşısında devlet, kurumsal iletişim ve stratejik koordinasyon ile hareket etmelidir.” ifadeleri yer aldı.
Toplumsal hassasiyetleri istismar etmeyi amaçlayan girişimlerin hukukun ve devlet otoritesinin kararlı müdahalesiyle karşılanması gerektiğinin altı çizilen raporda, “Şehit ailelerimizi ve gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir adıma müsaade edilmemelidir. Aynı şekilde süreci sabote etmeye dönük şiddet çağrıları, nefret söylemi ve kamu düzenini hedef alan eylemler, hukuk devletinin gerektirdiği ölçüler içinde kararlılıkla karşılık bulmalıdır.” denildi. (TBMM)