enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:14 Dışişleri Bakanı Fidan, Hamas heyetiyle görüştü
00:06 11. Yargı Paketi Meclis’te kabul edildi
00:05 Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu…
00:01 “Aşkabat Forumu: Çok Kutuplu Düzen Arayışında Barış ve Güvenin Yeni Parametreleri”
11:14 Asgari Ücret Zammı Açıklandı: Yeni Tutar Net 28 075 TL! Türkiye’nin Nabzı Gündemde
10:35 SPD Başkanı Yıldız : Ankara su yönetiminde örnek bir başkent olmalı!
09:27 Finansın geleceği Ataşehir’de yazılıyor…
00:56 (TÜHA) Türkuaz Uluslararası Haber Ajansı, DW ve Euronews abonesi
00:44 SDG meselesinde kilit güç ABD: Mazlum Abdi ve YPG’nin silahlı sayısı gerçekçi rakamlarla değerlendiriliyor
00:41 İletişim Başkanı Duran’dan Netanyahu’ya tepki
00:34 TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci, “Filistin’deki sistematik zulme karşı sessiz kalmayı reddediyoruz”
00:19 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Cumhurbaşkanı Avn ile görüştü
00:17 İzmir’de açılan “Hollanda & Türkiye Sergisi” büyük ilgi görüyor…
00:05 İletişim Başkanlığı “savunma sanayi projelerine yeterli ödenek ayrılmadığı” iddiasını yalanladı
00:03 Türk siyaset bilimci: Türkiye’nin artan rolü hem fırsatlar hem de riskler getiriyor…
00:02 İstanbul Havalimanı aralık ayında da Avrupa zirvesinde
20:34 400 yıllık dostluk ‘Ortak Miras’ sergisiyle taçlandı
09:29 1 Ocak’ta İstanbul’dan dünyaya “Gazze” mesajı verilecek
00:59 KGK: Basın özgürlüğü; sorumsuzluk, ahlaki çöküş ve kamuoyunu yanıltma özgürlüğü değildir
00:51 Mahkeme Afşin-Elbistan’daki Termik Santralın Emisyon Verilerinin Açıklanmasını Hükmetti
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Cari İşlemlerdeki İyileşmeyi Sağlamlaştırmak Gerek

Cari İşlemlerdeki İyileşmeyi Sağlamlaştırmak Gerek

Cari işlemler hesabında hissedilir iyileşme yaşanıyor. Düşük fiyat üzerinden gelen rekabet avantajına çok bel bağlamamalıyız. İhracattaki ivmelenmeyi sürdürmek ve cari açığı yapısal olarak azaltmak için ürün kalitemizi artırmalıyız.

Doç. Dr. Nurullah GÜR & SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü

Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan cari işlemler hesabında hissedilir bir iyileşme yaşanıyor. Ocak-Eylül 2020 döneminde 28.3 milyar dolar olan cari açık bu yılın aynı döneminde 11.7 milyar dolara geriledi. İhracattaki artış, altın ithalatındaki düşüş ve turizm gelirlerindeki canlanma cari açığın gerilemesini sağlıyor. Cari açıktaki düşüşte şu an için konjonktürel faktörler ağır basıyor. Asya’dan Avrupa ve Amerika pazarlarına mal taşımanın maliyetinin çok fazla artması ve TL’deki değer kayıpları ihracatçılarımızın işine geldi. Sanayi altyapımızı kullanarak bu fırsatı iyi değerlendirdik. Gelişmiş ülke pazarlarına yaptığımız ihracatı artırdık. Birçoklarının umudunu kestiği sanayi sektörümüz salgından güçlenerek çıktı. Yerel ve küresel ölçekte birçok sorunun peş peşe geldiği bir ortamda sanayi üretimimiz yıllık bazda yüzde 8.9 büyüyor. Kuşkusuz bunda ihracatın rolü büyük.

 

 

 

 

 

 

 

PAHADA AĞIR ÜRÜNLER

Düşük fiyat üzerinden gelen rekabet avantajına çok bel bağlamamalıyız. İhracattaki ivmelenmeyi sürdürmek ve cari açığı yapısal olarak azaltmak için ürün kalitemizi artırmalıyız. Aksi takdirde, şu anki konjonktürde lehimize çalışan koşullar normale döndüğünde ihracat rakamları yatay bir seyre dönebilir. Kilogram (kg) başına ihracat değerimiz 2014 yılında 1.59 dolar ile zirveye çıktıktan sonra 1.10 dolara doğru düşüşe geçmişti.

TİM Başkanı İsmail Gülle’nin son açıkladığı rakamlara göre, birim ihracat değerimiz 1.22 dolara yükseldi. İhracat birim değerimizin artması sevindirici. Ancak, son aylarda ithalat birim değerindeki yükseliş, ihracat birim değerindeki artışın önünde seyrediyor. Sonuç olarak, dış ticaret haddi geriliyor. Aleyhimize olan bir durum bu. Geçen seneye kıyasla mallarımızı daha ucuza ihraç edip, daha pahalı fiyatlarla ithalat gerçekleştirdiğimiz anlamına geliyor. Sadece fiyatta rekabetçi değil, kalite noktasında vazgeçilmez olmalıyız. Daha sofistike, teknolojik ve pahada ağır ürünleri ihraç etmek için uğraşmalıyız. İhracatta ilk etapta hedefimiz kg başına 2 dolara yaklaşmak olmalı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ARZ TALEBİN HIZINA YETİŞEMİYOR

Enflasyon dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. ABD’de tüketici enflasyonu ekimde son 31 yılın zirvesine çıktı. Çin’de geçen ay üretici fiyatları son 26 yılın en yüksek artışını yaşadı. Arz sıkıntılarının tüm dünyada enflasyonu nasıl olumsuz etkilediğini daha önceki yazılarda tartışmıştık. Enflasyonun sebeplerini daha bütüncül analiz edebilmek için talep koşullarındaki değişimi de ele almalıyız. Talep arza göre daha esnektir. İnsanların beklentileri iyileştiği veya gelirleri arttığı zaman mal ve hizmetlere olan taleplerini artırmaları çok üzün sürmez. Arzda ise durum farklı. Talep/siparişler canlandığında, üretim öyle bir anda artamaz. Ara malı tedarik etmek gerekebilir. Yeni makine siparişi vermek gerekebilir. Yeni çalışan istihdam ederek onları üretim sürecine adapte etmek gerekebilir. Hatta üretim tesislerini genişletmek gerekebilir. Ezcümle arz kısa vadede çok esnek değildir ve talebe cevap vermek bazen aylar alabilir. Küresel ekonominin yaşadığı tam da bu.

Salgın döneminde para ve maliye politikaları eşgüdümlü olarak gevşetilince, bir kesim insanın harcanabilir gelirleri arttı. Aşı tahmin edilenden çok daha erken devreye girince insanlar hareketliliklerini artırarak ve sosyalleşerek bu parayı harcamaya başladılar. Bir anda artan talep karşısında tüm sektörlerin arz anlamında buna bire bir oranda cevap verebilmeleri mümkün değil. Arz artıyor. Ama bu artış hızlı yükselen talebe cevap verecek seviyede değil. Zamanla arzın esneklik kazanarak talebi karşılaması beklenir. Böylece enflasyon oranları normalleşebilir. Ancak, üretim artış hızını yavaşlatan ve maliyetleri artıran arz şoklarına sürekli yenilerinin eklenmesi bu süreci uzatıyor. Alın size merkez bankalarının çözebilmesinin çok zor olduğu bir denklem…

[TÜHA Haber Ajansı, 19 Kasım 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.