5. Gazi Gastroenteroloji Günleri, sona erdi
Genç gastroenterologların yoğun ilgisini çeken, Ankara’da düzenlenen 5. Gazi Gastroenteroloji Günleri dün sona erdi.
TÜHA / TÜRKUAZ İnternational News Agency
Prof. Dr. Tarkan Karakan’ın kongre başkanlığını üstlendiği etkinlik, genç gastroenterologların da katılımıyla inflamatuvar bağırsak hastalıkları ile ilgili yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar konusunda bilgi paylaşımına odaklanıldı.
Gastroenterologların yoğun katılımı ile gerçekleşen etkinliğe ilişkin bilgi veren 5. Gazi Gastroenteroloji Günleri Kongre Başkanı Prof. Dr. Tarkan Karakan, bu sene 5’incisi düzenlenen Gazi Gastroenteroloji Günleri’nin daha çok genç gastroenterologların katıldığını dile getirdi.
Bir güncelleme kongresi şeklinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karakan, kongrenin, her geçen yıl başarısı, kayıt sayılarının artan bir kongre ve bu sene de yaklaşık olarak 250’ye yakın kayıt ve 20 civarı standı yer aldığını söyledi.
Kongrenin son gününde 3 farklı kurs gerçekleştirildiğini ifade eden Prof. Dr. Tarkan Karakan, “Bu kurslar; Prof. Dr. Murat Kekilli tarafından yapılan “Gastrointestinal Luminal Stentleme Kursu” ki bu kurs çok yapılmayan ancak çok ihtiyaç olan bir kurs” olduğunu belirtti.
İkinci kursun ise İbrahim Doğan ve Ali Karataş ile ‘motilite‘ denilen testlerin anlatıldığı bir kurs olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karakan, üçüncü kursun ise kendisiyle birlikte bağırsak hastalıklarında gelişmekte olan yeni bir yöntem olan ‘bağırsak ultrasonu‘ kursu olduğunu anlattı.
Kongrenin içeriğinin zengin ve butik, gençlere hitap eden bir kongre olduğunu belirten Prof. Dr. Tarkan Karakan, “inflamatuvar bağırsak hastalıkları“nın sıklığının giderek arttığını ve Türkiye’de de hızla yükseliş gösterdiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Karakan, şunları söyledi:
“ Özellikle dünyada 5 yıl sonra sıklığının yüzde 1 olma ihtimali olan bir hastalık. Kongremizde bu hastalıklarla ilgili çok detaylı bilgiler ve yeni çıkan ilaçlarla ilgili toplantılar yer alıyor. Çünkü bu hastalığın tedavisinde her geçen gün yeni ilaçlar çıkıyor. İmmün sistemi modüle eden, bu sistem üzerinde etkili olan ve hedefe yönelik yeni jenerasyon ilaçlarımız ile ilgili de toplantılar yapılacak”.
İnflamatuvar bağırsak hastalarında ilaç seçeneklerinin sayısının her geçen gün arttığını hatırlatan Prof. Dr. Tarkan Karakan, eskiden pek bir şey yapamadıkları bu hasta grubunda şimdi çok daha etkin tedavi şekilleri uyguladıklarını ifade etti.
İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Polikliniği hastalara hizmet veriyor
Gazi Üniversitesi’nde 2 yıl önce hizmete açılan İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Polikliniğine ilişkin de bilgiler veren Prof. Dr. Karakan, bu poliklinikte haftanın birkaç günü hariç her gün hasta kabul ettiklerini ve hasta sayılarının ise şu an oldukça yüksek olduğuna vurgu yaptı.
“Polikliniğimizde inflamatuvar bağırsak hastalıkları hemşiresi de görev yapıyor, hemşiremiz hastaların beslenmesi ve ilaçlarının kullanmasıyla ilgili bilgi veriyor. Bu da Türkiye’de çok az merkezde var” olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarkan Karakan, “Polikliniğimiz, hastaların hayat kalitesini artırmaya ve hastalara her yönüyle bütüncül yaklaşmaya çalışan bir poliklinik. Ayrıca hastalarımızı birçok yeni ilaç çalışmalarına da dahil edebiliyoruz. Multidisipliner çalışma tarzı ile genel cerrahi, psikiyatri, romatoloji ve dermatoloji ile ortak çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Elimizdeki en önemli şeylerden birisi kolonjiyoskopi”
Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Murat Kekilli de ERCP (endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi), işleminin Türkiye’de çok fazla ihtiyaç duyulan ve gerçekleştirilen bir işlem olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Murat Kekilli, “Fakat safra yolları hastalıklarında ya da pankreasla ilgili hastalıklarda tanı koymakta bazen zorluk yaşıyoruz çünkü safra yolları değerlendirmek için duodenoskop ile girdikten sonra eski usül skopi görüntüleri kullanıyoruz. Skopide gördüğümüz darlıkların belign darlık mı yoksa malign darlık mı karar vermekte bazen zorlanıyoruz, Tomografi, MR ve endoskopide de benzer zorlukları yaşıyoruz. Bunlara tanı koyabilmek için şu an elimizdeki en önemli şeylerden birisi kolonjiyoskopi” dedi.
Kolonjiyoskopun safra yolları ve pankras kanalına direkt girerek görüntü alınmasını sağladığını ifade eden Prof. Dr. Kekilli, lezyonun ne olduğunu görebildiklerini, taş mı tümör mü bunun hakkında tanı koyabildiklerini dile getirdi.
Bugün gerçekleştirilen bir canlı yayında da bir hastanın sol safra yolunun ağzındaki bir tıkanıklığı kolonjoskop ile ameliyat gerekmeden kurtardıklarını söyledi. Prof. Dr. Kekilli, kolonjiyoskopi işlemine ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bazen standart yöntem ile çıkartamayacağımız taşların, stentlerin çıkarıtılmasında da hastaların daha ciddi ameliyat olmadan ya da fazla işlemden geçmesine gerek olmadan bu tür işlemler yapabiliyoruz.
Bunun en önemli özelliği her yerde yapılabilir işlemler değil. Üniversitelerin bu tür işlemleri yapmaları ülkemiz için çok önemli. Biz de Gazi Üniversitesi olarak bu tür imkanları kullanıyoruz. Bugün de melekteşlarımıza koloniyoskopun klinikte kullanımı ile ilgili birkaç vaka sunumumuz oldu.”
“Pankreas nekrozunda endoskopik ultrasonografinin yeri tartışmasız”
Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk ise endoskopik ultrasonografinin son yüzyılın geliştirdiği en güzel cihazlardan birisi olduğunu söyledi.
Gazi Üniversitesi Gastoenteroloji Kliniğinin Türkiye’de ilk defa lineer endoskopik ultrasonografi kullanan klinik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cindoruk, “Klinik olarak girişimsel endoskopik ultrasonografi, ERCP, inflamatuvar bağırsak hastalıklarında çok ilerlemiş bir klinik haline geldik. Teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz. Bu kongrenin amacı da teknolojiyi takip ettiğimiz gibi bilgilerimizi güncellemek ve genç arkadaşlarımıza anlatmak.” dedi.
Kongrede gerçekleştirdikleri canlı yayında endoskopik ultrasonografinin pankreas hastalıklarıyla ilgili küçük bir canlı vaka yaptıklarını ifade eden Cindoruk, “ Vakamız şöyleydi: pankreas kanseri mi yoksa otoimmün kolanjiopati mi?
Ayrıcı tanısını biyopsi ile dahi koyamadığımız vakada, EUS ile tanısını koymaya çalıştık ve yüzde 90 doğrulukla bunun panreas kanseri olduğuna karar verdik.
Bugün çoğu vakada ERCP yapmadan safra kanalı görüntüleyip sonra yönlendirdiklerini ifade eden Cindoruk, “Komplikasyonlu bir işleme gitmeden, hem tanıda hem tedavide endoskopik ultrasonografiden faydalanıyoruz .” dedi.
Pankreas nekrozuna da endoskopik ultrasonografi ile tedavi ettiklerini kaydeden Cindoruk, “Bu sayede cerrahlara bu hastalığın tedavisinde yardımcı oluyor, EUS’la müdahale edip nekrozun tedavisini yapıyoruz. Pankreas nekrozunda endoskopik ultrasonografinin yeri tartışmasız.” şeklinde konuştu.